TAKSİM'DE İTTİHAT VE TERAKKİNİN YAHUDİLER, ERMENİLER VE RUMLAR'IN ÖNCÜLÜĞÜNDE SULTAN ABDÜLHAMİD ALEYHİNE DÜZENLEDİĞİ GÖSTERİLER, İSTANBUL 1908
11 Haziran 1908'de Cemiyet fedaîleri, Selânik Merkez Komutanı Albay Ömer Nazım'ın yaralanmasıyla başlayan bir dizi suikast gerçekleştirdi. Bütün Rumeli kaynıyordu. İstanbul'a tehlikeyi haber veren raporlar gelmeye başladı. Yapılan araştırma ve soruşturmalar, genç bir subayı, Binbaşı Enver'i işaret ediyordu. Bu genç subay, "durumu açıklamak ve terfi almak" için İstanbul'a çağrıldı. Fakat artık çok geçti. Binbaşı Enver Bey, hesap vermek için İstanbul'a gitmek yerine, Cemiyet'in emriyle Tikveş dağlarına çıktı. Bunu 3 Temmuz 1908'de bir başka genç subay Kolağası (kıdemli yüzbaşı) Ahmet Niyazi Efendi'nin başında bulunduğu Resne Millî Taburu'yla dağa çıkması takip etti. Artık ok yaydan çıkmış, ihtilâl başlamıştı. Saray, bir yandan Anadolu'dan bölgeye, hükümete bağlı olduğunu sandığı Redif Taburlarını gönderiyor, diğer yandan ise daha önce Arnavut isyanlarının bastırılmasında başarılı olan Şemsi Paşa'ya, âsilere karşı harekete geçmesi emrini veriyordu. Fakat 7 Temmuz 1908'de Şemsi Paşa, Manastır Telgraf Merkezi'nden çıkarken, güpegündüz emrindeki bir teğmen tarafında vuruluyor ve katil kılına bile dokunulmadan, sakince uzaklaşıyordu. Şemsi Paşa'nın yerine Manastır'a gönderilen Müşir Osman Fevzi Paşa, 22 Temmuz 1908 gecesi, İttihatçı Resne Millî Taburu, Manastır Çetesi ve Arnavut çetelerinden oluşan 2.300 kişilik bir kuvvet tarafından, ele geçirilen Manastır'da, konağından alınarak dağa kaldırıldı. Manastır'a giden telgraf hatları kesildi.
Ayaklanma artık hızla, Makedonya'daki 3. Ordu birlikleri arasında yayılıyor, Edirne'deki 2. Ordu'ya da sirayet etmeye başlıyordu. 14 Temmuz 1908'den itibaren Anadolu'dan, Selânik limanına çıkmaya başlayan Redif Taburları ise, âsilere karşı harekete geçmek bir yana, onlara katılıyordu. Bu durum karşısında saraydan gelen, nişan, terfi ve gecikmiş maaşların ödeme emri yağmuru, muhalif subaylardan hiçbir karşılık görmedi, âsileri bastırmakla görevli paşalara, bizzat kendi emri altındaki genç subaylar ateş ediyordu. Orduda emir-komuta zinciri bozulmuştu.
21 Temmuz 1908'de Cemiyet, bütün şubelerine, ihtilâlin başarıya ulaşması için elden gelen bütün gayretin gösterilmesini, 23 Temmuz'a kadar sonuç alınmaması, saray ve hükümetin direnmesi hâlinde, askerî birlikler ve gönüllülerden oluşacak bir ordunun 26 Temmuz'da İstanbul'a yürümesini emretti. Bu arada Cemiyet, Arnavut çeteleri ve Bektaşi liderleriyle görüşerek, bazı Arnavut silâhlı grup ve çetelerin harekete katılmasını sağladı.
Rumeli'nin çeşitli merkezlerinden, Yıldız Sarayı'na tehdit telgrafları yağıyor, padişahtan Meşrutiyet'i ilân etmesi, aksi taktirde veliahdın Rumeli'de padişah ilan edilip, yüz bin kişilik bir orduyla İstanbul'a yürüneceği, zorla tahttan indirileceği bildiriliyordu. 23 Temmuz 1908'de Cemiyet'in asker ve sivil liderleri, Makedonya'da hürriyeti ilân ettiler. Olanlar karşısında çaresiz kalan I2. Abdülhamid, aynı gün Kanun-ı Esasi'yi (Anayasa'yı)yürürlüğe sokuyor, meşrutiyet ikinci defa ilan ediliyordu.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder